All right. I'll take it.
- Anlaşıldı. Onu ben götüreceğim.
All right. Please order it.
- Anlaşıldı. Lütfen onu ısmarla.
The two countries will negotiate a settlement to the crisis.
- İki ülke kriz için bir anlaşma görüşecekler.
Attempts to negotiate a peace treaty failed.
- Barış anlaşması görüşme girişimleri başarısız oldu.
Tom and I usually agree with each other.
- Tom ve ben genellikle birbirlerimizle anlaşırız.
I've got to agree with Tom on this one.
- Bu konuda Tom'la anlaşmak zorunda kaldık.