anlamlı

listen to the pronunciation of anlamlı
التركية - الإنجليزية
significant

Every word is significant. - Her sözcük anlamlıdır.

Significant differences were found. - Anlamlı farklılıklar bulundu.

{s} meaningful

Everyone listened and was very happy, thinking this wedding was both original and meaningful. - Herkes dinledi ve çok mutluydu, düğünün özgün ve anlamlı olduğunu düşündüler.

Welcome to a new and more meaningful reality. - Yeni ve daha anlamlı bir gerçekliğe hoş geldin.

(Hukuk) significantly
meaningful, expressive
pregnant
expressive
meaningful, expressive, meaning, significant
revealing
purposeful
full of meaning
significative
having many meanings
meaning

She gave me a meaningful look. - O, bana anlamlı bir şekilde baktı.

Everyone listened and was very happy, thinking this wedding was both original and meaningful. - Herkes dinledi ve çok mutluydu, düğünün özgün ve anlamlı olduğunu düşündüler.

substantive
{s} eloquent
copious
deep
pointed
suggestive
pithy
purportedly
{s} rich

The French language is rich in synonyms. - Fransızca dili eş anlamlı sözcüklerce zengindir.

anlam
sense

When I found my true identity, my life began to make sense. - Gerçek kimliğini bulduğumda, hayatım bir anlam ifade etmeye başladı.

You can certainly swim in the lake, but there is no sense in doing so. - Gölde kesinlikle yüzebilirsin fakat öyle yapmanın anlamı yok.

anlam
meaning

Her words were completely meaningless. - Onun sözleri tamamen anlamsızdı.

The term hutong, originally meaning water well, came from the Mongolian language about 700 years ago. - Orijinalde su kuyusu anlamına gelen hutong sözcüğü, Moğol dilinden yaklaşık 700 yıl önce gelmiştir.

anlamlı söz
pointer
anlamlı bakış
regard
anlamlı bir şekilde öksürmek
give a cough
anlamlı konuşmak
talk sense
anlamlı olma
pointedness
anlamlı rakam
significant digit
anlamlı rakam kaybı
significance loss
anlamlı yorum
(Hukuk) ab surdo interpretation
anlam
meaning, sense
anlam
{i} denotation
anlam
{i} inference
anlam
{i} content

Where a painting's general sense seems clear, moreover, the exact decoding of its content remains in doubt. - Bir resmin genel anlamı açık görünse de, buna rağmen, onun içeriğinin tam çözümü şüpheli kalır.

zıt anlamlı
opposite
zıt anlamlı
antonymous

The word ‘antonym’ is antonymous to ‘synonym’. - Zıt anlamlı sözcüğü eş anlamlı sözcüğünün zıt anlamlısıdır.

anlam
construction
anlam
intention

You have to read between the lines to know the true intention of the author. - Yazarın gerçek niyetini bilmek için yazının gerçek anlamını bulmalısınız.

I don't understand what his intentions are. - Onun niyetlerinin ne olduğunu anlamıyorum.

anlam
effect

Some people find it easier to grasp the short-term effects of smoking. - Bazı insanlar sigaranın kısa vadeli etkilerini anlamayı daha kolay buluyor.

anlam
drift
istatistik olarak anlamlı
(Tıp) statistically significant
zıt anlamlı kelime
antonym
zıt anlamlı sözcükler
(Bilgisayar) replace with antonym
anlam
sound

I tried to sound out his views. - Onun görüşlerini anlamaya çalıştım.

anlam
significance

Your thoughts are of no significance at all. - Düşüncelerinizin hiçbir anlamı yok.

anlam
rhyme or reason
anlam
point

I don't see your point. - Siz insanları anlamıyorum.

I think you've missed the point. - Sanırım konuyu anlamadın.

anlam
semantics

You're arguing semantics. - Anlambilim tartışıyorsunuz.

anlam
{i} mean

Blog means web log. - Blog'un anlamı web günlüğüdür.

Amnesia means loss of memory. - Amnezi, hafıza kaybı anlamına gelir.

anlam
implication
anlam
meaning to
eş anlamlı
Synonym

In common usage, spirit and soul are often synonyms. - Yaygın kullanımda spirit ve soul sık sık eş anlamlıdırlar.

If religion were synonymous with morality, Brazil would be the most uncorrupted country in the world. - Din, ahlak ile eş anlamlı olsa, Brezilya dünyada en bozulmamış ülke olur.

yakın anlamlı
significantly closer
anlam
strain
anlam
explanation

His explanation was too sketchy. I didn't understand it. - Açıklaması çok baştan savmaydı. Onu anlamadım.

Tom didn't seem to understand your explanation. - Tom açıklamanı anlamış gibi görünmüyordu.

anlam
significancy
anlam
tenor
anlam
acceptation
anlam
signification
anlam
purview
anlam
meaning, sense mana
anlam
purport
anlam
import

The most important thing is that you understand me. - En önemli şey beni anlaman.

Some day you will come to realize the importance of saving. - Bir gün tasarrufun önemini anlamak için geleceksin.

anlam
hang

I don't understand why you hang out with her all the time. - Her zaman onunla niye takılıyorsun anlamıyorum.

I don't understand why you hang out with Tom all the time. - Her zaman Tom'la niye takıldığını anlamıyorum.

aynı anlamlı
synonymous
dar anlamlı bir sözcüğü geniş anlamda kullanma
synecdoche
delfi'li apollon'un cevapları gibi iki anlamlı
Delphic
etken anlamlı edilgen yapılı
deponent
etken anlamlı edilgen yapılı fiil
deponent
gizli anlamlı
oracular
gizli anlamlı
sibylline
havuzlu çıkarma gemisi; en düşük anlamlı basamak
(Askeri) landing ship dock; least significant digit
iki anlamlı
double
iki anlamlı
equivocal
iki anlamlı
ambiguous
iki anlamlı
backhanded
iki anlamlı
two-edged
iki karşıt anlamlı
left handed
karşıt anlamlı
antonym(ous)
karşıt anlamlı gram
antonymous, opposite in meaning
karşıt anlamlı sözcük
antonym
tek anlamlı
univocal
tek anlamlı sözcük
univocal
ters anlamlı
ironic
ters anlamlı
ironical
zıt anlamlı sözcük
antonym
zıt anlamlı sözcükler
words of opposite meaning
çift anlamlı
double barrelled [Brit.]
çift anlamlı
double meaning
çift anlamlı
double barreled
çift anlamlı kullanma
syllepsis
çift anlamlı olarak
ironically
çift anlamlı söz
double entendre
çift anlamlı söz
double meaning
ıki anlamlı
Delphic
التركية - التركية
Anlamı olan, bir şey demek isteyen, düşündürücü, manalı, manidar
manidar
MANALI
anlamlı anlamlı
Anlamlı olarak
Anlam
meal
Anlam
deme
Anlam
valör
Anlam
mana

Kelimelerin manası kontekste göre değişir. - Kelimelerin anlamı içeriğe göre değişir.

Bu kelimenin manası nedir? - Bu sözcüğün anlamı nedir?

Anlam
medlül
Anlam
fehva
Anlam
medlûl
Anlam
fevha
anlam
Bir kelimeden, bir sözden, bir davranış veya olgudan anlaşılan şey; bunların hatırlattığı düşünce veya nesne, mana, fehva
anlam
Bir önermenin, bir tasarının, bir düşüncenin veya eserin anlatmak istediği şey
anlam
Bir kelimeden, bir sözden, bir davranış veya olgudan anlaşılan şey, bunların hatırlattığı düşünce veya nesne, mana, fehva, valör
eş anlamlı
Anlamları aynı veya birbirine çok yakın olan (kelimeler), anlamdaş, müradif, müteradif, sinonim
iki anlamlı
İkircil
iki anlamlı
İki anlama gelen veya iki şekilde yorumlanabilen
ikiz anlamlı
İkiz anlamı olan
karşıt anlamlı
Anlamları birbirinin karşıtı olan (söz): Aşağı yukarı, ileri geri, siyah beyaz, dar geniş, büyük küçük gibi
tek anlamlı
Tek anlamı olan (kelime veya kavram)
yakın anlamlı
Anlamları arasındaki ayrım çok az olan (kelimeler)
zıt anlamlı
Karşıt anlamlı
çok anlamlı
Çok anlamlılıkla ilgili olan
الإنجليزية - التركية

تعريف anlamlı في الإنجليزية التركية القاموس.

zıt anlamlı
Opposite, antonym
anlamlı
المفضلات