anlaşmazlıklar

listen to the pronunciation of anlaşmazlıklar
التركية - الإنجليزية
conflict
disputes

I would like you to stop personalizing disputes. - Kişiselleşen anlaşmazlıkları durdurmanı istiyorum.

Industrial disputes are still a problem. - Endüstriyel anlaşmazlıklar hala bir sorundur.

anlaşmazlık
conflict

Every day many human lives were lost there in political conflicts. - Orada siyasi anlaşmazlıklarda her gün birçok insan hayatını kaybetti.

The conflict escalates. - Anlaşmazlık tırmanıyor.

anlaşmazlık
{i} disagreement

It's clear that there's a rather strong disagreement between the two. - İkisinin arasında oldukça güçlü bir anlaşmazlık olduğu açıktır.

The disagreement between the union and management could lead to a strike. - Sendika ve yönetim arasındaki anlaşmazlık bir greve yol açabilir.

anlaşmazlık
controversy

There was a controversy about the location of the new school. - Yeni okulun yeri ile ilgili anlaşmazlık vardı.

anlaşmazlık
friction
anlaşmazlık
(Hukuk) dispute

There was a dispute about our bill. - Yasa tasarımız hakkında bir anlaşmazlık vardı.

The end of which there were two little sketches of rhetoric and logic, the latter finishing with a specimen of a dispute in the Socratic method. - Onun sonunda konuşma sanatı ve mantık ile ilgili , Socrates metodunda herhangi bir anlaşmazlık örneği ile biten ikincisinin sonunda iki küçük skeç vardı.

anlaşmazlık
run in
anlaşmazlık
ambiguity
anlaşmazlık
{i} strife
anlaşmazlık
quarrel
anlaşmazlık
dissent
anlaşmazlık
rift

A deep rift opened up between them. - Onlar arasında derin bir anlaşmazlık açıldı.

anlaşmazlık
nonviolent
anlaşmazlık
(Ticaret) disputes

International disputes must be settled peacefully. - Uluslar arası anlaşmazlıkların barışçıl bir şekilde çözümlenmeli.

I would like you to stop personalizing disputes. - Kişiselleşen anlaşmazlıkları durdurmanı istiyorum.

anlaşmazlık
holdout
anlaşmazlık
discrepancy
anlaşmazlık
difference
anlaşmazlık
variance
anlaşmazlık
disaccord
anlaşmazlık
argument
anlaşmazlık
discord

There's been a lot of discord in the office lately. - Son zamanlarda ofiste birçok anlaşmazlık oldu.

anlaşmazlık
dissension
anlaşmazlık
altercation
anlaşmazlık
dissidence
anlaşmazlık
potential difference
anlaşmazlık
disagreement, incompatibility
anlaşmazlık
mix up
anlaşmazlık
division; embroilment
anlaşmazlık
incompatiblity
anlaşmazlık
disagreement, misunderstanding, conflict, dispute, discord, difference, friction
anlaşmazlık
discordance
anlaşmazlık
disunion
anlaşmazlık
odds

He is always at odds with his boss. - O her zaman patronuyla anlaşmazlık içinde.

After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again. - Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.

anlaşmazlık
fight
anlaşmazlık
divided counsel
anlaşmazlık
imbroglio
anlaşmazlık
disunity
anlaşmazlık
{i} embroilment
anlaşmazlık
misunderstand
anlaşmazlık
mixup
anlaşmazlık
{i} misunderstanding
anlaşmazlık
embroil
anlaşmazlık
incompatibility
anlaşmazlık
{i} division
bölgesel anlaşmazlıklar
(Hukuk) territorial disputes, regional disputes
ticari anlaşmazlıklar
(Hukuk) commercial litigations
التركية - التركية

تعريف anlaşmazlıklar في التركية التركية القاموس.

anlaşmazlık
İki veya daha çok tarafın düşünce ve amaçları arasında ayrılık, uyuşmazlık, ihtilâf
anlaşmazlık
İki veya daha çok tarafın düşünce ve amaçları arasında ayrılık, uyuşmazlık, ihtilaf: "Mustafa yedi yaşına basınca ana baba arasında anlaşmazlık kalmadı."- R. H. Karay
anlaşmazlıklar
المفضلات