You don't need to sound like a native speaker to be understood.
- Anlaşılmak için bir yerli konuşucu gibi ses çıkarmana gerek yok.
It is not easy to be understood by everybody.
- Herkes tarafından anlaşılmak kolay değildir.
It is not easy to be understood by everybody.
- Herkes tarafından anlaşılmak kolay değildir.
She speaks clearly enough to be easily understood.
- O kolayca anlaşılmak için yeterince açık konuşur.
The next step was to negotiate terms of a peace treaty.
- Bir sonraki adım barış anlaşmasının koşullarını görüşmekti.
The two countries will negotiate a settlement to the crisis.
- İki ülke kriz için bir anlaşma görüşecekler.
I've got to agree with Tom on this one.
- Bu konuda Tom'la anlaşmak zorunda kaldık.
I have to agree with Tom on this one.
- Bu konuda Tom'la anlaşmak zorunda kaldık.