anlık

listen to the pronunciation of anlık
التركية - الإنجليزية
instantaneous

Lightning is nearly instantaneous. - Yıldırım neredeyse anlıktır.

adhoc
snap

Tom certainly is good at making snap decisions. - Tom kesinlikle anlık kararlar vermede iyidir.

Tom took a few snapshots. - Tom birkaç anlık çekti.

done or made suddenly; instant
intellect " müdrike, entelekt; instantaneous
cognition
intellect
{s} instant

Instant noodles are a staple among college students. - Anlık şehriyeler üniversite öğrencileri arasında temel bir yemektir.

Lightning is nearly instantaneous. - Yıldırım neredeyse anlıktır.

mind
(Felsefe) understanding
tricentenary
tricentennial
{s} momentary
bir anlık
momentary
anlık olarak
momentarily
anlık adres
immediate address
anlık akım
instantaneous current
anlık frekans
instantaneous frequency
anlık güç
instantaneous power
anlık ölüm
(Denizbilim) instantaneous mortality
anlık şans
streak of luck
anlık şanssızlık
streak of bad luck
anlık şey
snap
bir anlık
momently
التركية - التركية
Kısa süren, bir an içinde olan: "Beni hatırlatıyor, benimle olmayı anlık bir duygu hâlinde olsa da istiyor muydu?"- T. Buğra
Tarlaların kenarındaki yükselti
Kısa süren, bir an içinde olan
Duyu ve iradeden ayrı olarak düşünülen bilme melekesi, anlama gücü, usa vurma, yargılama, müdrike, entelekt
Duyu ve iradeden ayrı olarak düşünülen bilme melekesi, anlama gücü; usa vurma, yargılama, müdrike, entelekt
entelekt
müdrike
الإنجليزية - التركية
İntellect; cognition
Snap, döne or made suddenly; instant, momentary
anlık
المفضلات