Hayat bir seyahate benzer.
- Life is like a journey.
Bir kitap okumak bir seyahat ile kıyaslanabilir.
- Reading a book can be compared to making a journey.
Ne keyifli bir yolculuk yaptık!
- What a pleasant journey we had!
O, Paris'e bir yolculuk yaptı.
- He made a journey to Paris.
Gezinin amacı, büyükanneyi ziyaret etmekti.
- The object of the journey was to visit Grandma.
Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum.
- I want to go on a journey around the world if possible.
İlaç alırken şişe üzerindeki yönergeleri dikkatle izleyin.
- When taking drugs, follow the directions on the bottle carefully.
İlaç alırken şişe üzerindeki yönergeleri dikkatle izleyin.
- When taking drugs, follow the directions on the bottle carefully.
Senin için talimatları yazdım.
- Let me write down the directions for you.
Birisi Tom'a yanlış talimat verdi.
- Someone gave Tom the wrong directions.
Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum.
- I want to go on a journey around the world if possible.
Yolculuk henüz başladı.
- The journey has just begun.
Önümüzdeki ay bir yolculuğa çıkacağız.
- We are going on a journey next month.