anfahrt

listen to the pronunciation of anfahrt
ألمانية - التركية
[die] yanaşma yolu
الإنجليزية - التركية

تعريف anfahrt في الإنجليزية التركية القاموس.

journey
{i} seyahat

Hayat bir seyahate benzer. - Life is like a journey.

Bir kitap okumak bir seyahat ile kıyaslanabilir. - Reading a book can be compared to making a journey.

journey
{i} yolculuk

Ne keyifli bir yolculuk yaptık! - What a pleasant journey we had!

O, Paris'e bir yolculuk yaptı. - He made a journey to Paris.

journey
{i} gezi

Gezinin amacı, büyükanneyi ziyaret etmekti. - The object of the journey was to visit Grandma.

Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum. - I want to go on a journey around the world if possible.

directions
yönergeler

İlaç alırken şişe üzerindeki yönergeleri dikkatle izleyin. - When taking drugs, follow the directions on the bottle carefully.

directions
(Eğitim) yönerge

İlaç alırken şişe üzerindeki yönergeleri dikkatle izleyin. - When taking drugs, follow the directions on the bottle carefully.

directions
talimat

Senin için talimatları yazdım. - Let me write down the directions for you.

Birisi Tom'a yanlış talimat verdi. - Someone gave Tom the wrong directions.

journey
yolculuk yapmak
journey
{f} seyahat et
directions
{i} kullanma talimatı
directions
yön/talimat
journey
seyahat sefer
journey
{i} sefer
journey
{i} mesafe
journey
undertake a journey uzun bir yolculuğa hazırlanıp çıkmak
journey
(fiil) seyahat etmek, geziye çıkmak
journey
{f} geziye çıkmak

Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum. - I want to go on a journey around the world if possible.

journey
(isim) yolculuk, seyahat, gezi, sefer, mesafe, seyir, yol
journey
{i} yol

Yolculuk henüz başladı. - The journey has just begun.

Önümüzdeki ay bir yolculuğa çıkacağız. - We are going on a journey next month.

journey
{f} yolculuk etmek
ألمانية - الإنجليزية
approach (to a place)
journey
directions
zu einem Ort eine lange Anfahrt haben
to have a long journey/way to go to a place