Yumi oraya kendi gitti.
- Yumi went there by herself.
Haydi Arianna, hızlan, yoksa asla oraya ulaşamayacağız!
- Come on, Arianna, speed up or we'll never get there!
Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
- Can you see anything in there?
Onlar orada garip bir hayvan gördü.
- They saw a strange animal there.
Parkta kuşlar burada şurada ötüyorlar.
- Birds are singing here and there in the park.
Şurada duran adam kim?
- Who's that man standing over there?
O yerde birçok insan kalıntısı vardı.
- There were a lot of human remains in that place.
Duvarda bir saat var.
- There is a clock on the wall.
Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte, var.
- In theory, there is no difference between theory and practice. But, in practice, there is.
O konuda hiçbir sorun yoktu.
- There was no question about that.
O konuda hiçbir şüphe yok.
- There's no doubt about it.
Biz oradaki masada oturabilir miyiz?
- Can we sit at the table over there?
O, oradaki erkek çocuktan daha yaşlıdır.
- He is older than the boy who is over there.
Bu işte bir bit yeniği var.
- There's something fishy going on.
İşte hocamız geliyor.
- There comes our teacher.
Hemen sahilin oralarda beğeneceğini düşündüğüm gerçekten iyi bir lokanta var.
- There is a really good restaurant just off the beach that I think you'd enjoy.
Oralarda bir yerde bir zımba göremiyor musun?
- Can't you see a stapler somewhere around there?
Orada ne olduğunu gördün mü?
- Did you see what happened out there?
Oh, buyur bakalım. Gördün mü? Tam olacağını söylediğim gibi oldu. Şimdi git ambulans çağır.
- Oh, there you go. See? It happened exactly like I said it would. Now go call the ambulance.
Lütfen bugün orayı ziyaret et.
- Please visit there today.
Unzen dağı öylesine güzel bir yer ki birçok insan orayı ziyaret eder.
- Mt. Unzen is such a nice place that many people visit there.