الإنجليزية - التركية
تعريف an untidy woman; a slattern في الإنجليزية التركية القاموس.
- slut
- {i} fahişe
Küreselleşme, yerel fahişelerin kaybolması anlamına mı geliyor?
-Does globalisation mean the disappearance of local sluts?
Babanın bu fahişe ile ilişkisi var.
-Your dad is having an affair with that slut.
- slut
- {i} sürtük
Leyla iğrenç bir sürtük.
-Layla is a dirty slut.
Kirli bir sürtükten başka bir şey değilsin.
-You're nothing but a dirty slut.
- slut
- (Argo) şıllık
- slut
- pasaklı kadın
- slut
- pasaklı ve pis kadın
- slut
- {i} pis kadın
- slut
- sluttishness : sürtüklük
- slut
- {i} kancık
- slut
- {i} pasaklı kadın, bitli kokuş
- slut
- paçoz
- slut
- tembel kadın
- slut
- pasaklı
- slut
- ahlaksız kadın
- slut
- Dışı köpek
- slut
- {i} kaltak, paçoz, orospu
- slut
- sluttishly : sürtük bir halde
- slut
- sürtük kadın
- slut
- sluttish : pasaklı
- slut
- (isim) küçük orospu, pasaklı kadın, pis kadın, dişi köpek, kancık, orospu, sürtük, fahişe
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف an untidy woman; a slattern في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- slut
an untidy woman; a slattern
الواصلة
an un·ti·dy woman; a slat·ternالنطق
Resimler
السابق
المفضلات