Bir akarsu bulduk ve biraz yüzdük.
- We found a stream and swam a little bit.
Bir akarsu geçerken atları asla takas etme.
- Never swap horses while crossing a stream.
Tanaka öğretim tarihinin akışına aykırıdır.
- Tanaka's teaching goes against the stream of history.
Bu yeni fikirlerin bir akışını getiren bir şeydi.
- It was something which brought a stream of new ideas.
Bir dere göle akmaktadır.
- A stream flows into the lake.
Bu hızlı akıntıda yüzmek tehlikeli olmalı.
- It must be dangerous to swim in this rapid stream.
Akıntıya karşı çabalamak cesaret gerektirir.
- To strive against the stream requires courage.