O, fırsatı iyi kullandı.
- He made good use of the opportunity.
Onu görme fırsatı kaçırmamalısınız.
- You shouldn't miss the opportunity to see it.
Bazı değişiklikler yapma şansımız var.
- We have the opportunity to make some changes.
Tom başka bir şansı hak ediyor.
- Tom deserves another opportunity.
... And so what can we do to intervene, to make sure that young people have opportunity; that ...
... And part of why I feel there's a lot of opportunity there. ...