Tom'un uyarınıza ihtiyacı yok.
- Tom doesn't need your advice.
Tavsiye sormaktan çekinme.
- Don't hesitate to ask for advice.
Niçin onun tavsiyesini sormuyoruz?
- Why don't we ask his advice?
Birçok müşteri danışma için avukata gelirler.
- A lot of clients come to the lawyer for advice.
Yasal danışmanlığını istemiyorum.
- I don't want your legal advice.
Sami, Leyla'nın tavsiyesini dinleyecek kadar akıllıydı.
- Sami was smart enough to listen to Layla's advice.
Onun tavsiyesine uymamanız akıllıca oldu.
- It was wise for you not to follow his advice.
Tom Mary'ye fikir sormalıdır.
- Tom should ask Mary for advice.
Ben ona biraz nasihat vermeye çalıştım fakat o bana şiddetle kötü davrandı.
- I tried to give him some advice, but he just abused me violently.
Onun nasihatına göre davransan iyi olur.
- You had better act upon his advice.
O, bana bir parça iyi öğüt verdi.
- He gave me a good piece of advice.
Yaşlı adam bana bir parça faydalı öğüt verdi.
- The old man gave me a useful piece of advice.
We may give advice, but we can not give conduct. — Franklin.