Bizimle her şey iyidir.
- Everything is well with us.
Tom her şeyin iyi gideceğinden oldukça emin.
- Tom is pretty sure everything will go well.
Adam köyün her yerinde iyi tanınmıştır.
- The man is well-known all over the village.
O yerinde harcanmış paraydı.
- That was money well spent.
Pekala, bunu sen yapmadıysan, öyleyse kim yaptı?
- Well, if you didn't do it, then who did?
Peki, öyleyse, yapmamı istiyorsan onu yaparım.
- Well, then, if you want me to I'll do it.
Almadan önce arabayı iyice incelemelisin.
- You should inspect the car well before you buy it.
Ellerinizi iyice yıkayın
- Wash your hands well.
Tom sorunun tamamen farkındadır.
- Tom is well aware of the problem.
Onun ailesi tamamen çok iyidir.
- His family are all very well.
Tom hâlâ iyi durumda.
- Tom is still doing well.
O bu işe başladığından beri oldukça iyi durumda.
- He has been well off since he started this job.
Peki, belirsizliğin ekonomik faturası ne olacak?
- Well, what about the economic price to be paid due to uncertainty?
Peki, bunu söylemek aptalca bir şeydi.
- Well, that was a stupid thing to say.