Kayaya oyulmuş yazıt milattan önce altıncı yüzyıldandır.
- The inscription carved into the rock is from the sixth century B.C.
Konuşmam ve dinlemem, yazım kadar iyi değildir.
- My speaking and listening are not as good as my writing.
Benim yazım, konuşmamdan daha iyidir.
- My writing is better than my speaking.
O şimdi bir mektup yazıyor.
- She is writing a letter now.
Bir mektup yazıyorum.
- I'm writing a letter.
Madalyanın bir yazısı var.
- The medal had an inscription.
Leyla'nın kartvizitinde dini yazılar vardı.
- Layla had religious inscriptions in her business card.
Birkaç hata dışında yazınız iyi.
- Your writing is good except for a few mistakes.
Ona yazdığımı hatırlıyorum.
- I remember writing to her.
Bir mektup yazıyorum.
- I'm writing a letter.
O şimdi bir mektup yazıyor.
- She is writing a letter now.
O yazarak hayatını kazanır.
- He earns his living by writing.
En iyi satan romanı yazarak bir servet yaptı.
- He made a fortune by writing a best selling novel.
Eşcinsellikle ilgili birçok yazılı eser vardı.
- There were a lot of writings about homosexuality.
Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
- Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway.
Bir mektup yazmıyorum.
- I am not writing a letter.
Tom son üç yıldır yaratıcı yazarlık eğitimi veriyor.
- Tom has been teaching creative writing for the past three years.
O şimdi bir kitap yazıyor.
- He's writing a book now.
Şimdi bir kitap yazmakla meşgulüm.
- I'm now busy writing a book.
Eşcinsellikle ilgili birçok yazılı eser vardı.
- There were a lot of writings about homosexuality.
Fotoğrafçılık ışık ile yazı yazmaktır.
- Photography is writing with light.
Yazı yazmanın amacı, başkalarını görmesini sağlamaktır.
- The goal of writing is to make others see.