Hikâyesi doğru olmayabilir.
- His story may not be true.
Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.
- This story is short enough to read in one lesson.
Hikâye doğru görünüyor.
- The story appears to be true.
Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.
- This story is short enough to read in one lesson.
Söylenti Mary'nin boşanmak istemesi.
- The story is that Mary wants a divorce.
Onun hikayesi bir yalan olamayacak kadar çok mantıksız.
- His story is too preposterous to be a lie.
Ne yalan söylersem söyleyeyim, Annem bana inanır.
- Whatever story I tell, Mother believes me.
Tom, iyi bir öykü anlatıcısı.
- Tom is a good story teller.
Oğlana gönderilen mektupta ilginç bir öykü vardı.
- There was an interesting story in the letter to the boy.
Şu ikizler hakkındaki gazete makalesini hatırlattım.
- I recalled a newspaper story about those twins.
Sana bir hikaye anlatmak istiyorum.
- I want to tell you a story.
Hikaye anlatmak ister misin, yoksa benim anlatmam mı gerekiyor?
- Do you want to tell the story, or should I?
Onun gösterdiği fotoğraf onun hikayesine renk kattı.
- The photo he showed added color to his story.
Ben iki katlı bir evde yaşarım.
- I live in a two story house.