O grupla bağlantıları kesmelisin.
- You should cut off your connections with that group.
O, babasının bağlantıları sayesinde işi aldı.
- He got the job by virtue of his father's connections.
Mary'nin doğa ile güçlü bir ilişkisi vardır.
- Mary has a strong connection with nature.
Tom, doğa ile güçlü bir ilişkiye sahiptir.
- Tom has a strong connection with nature.
Sami'nin suçlarla çok yakın bağlantıları vardı.
- Sami had very close connections to the crimes.
Bir takım yıldızındaki bireysel yıldızlar birbirlerine çok yakın görünebilir fakat aslında onlar uzayda büyük mesafelerle ayrılabilir ve birbirleriyle hiç gerçek bağlantısı yoktur.
- The individual stars in a constellation may appear to be very close to each other, but in fact they can be separated by huge distances in space and have no real connection to each other at all.
Konuyla hiçbir ilgim yok.
- I have no connection the matter.
Tom'un öldürülmesiyle ilgili olarak iki adam tutuklandı.
- Two men have been arrested in connection with Tom's murder.
I was talking to him, but there was lightning and we lost the connection.