Meselenin ciddiyetini anlayamıyorlardı.
- They couldn't comprehend the seriousness of the matter.
Bu, nihayet durumun ciddiyeti hakkında beni ikna etti.
- This has finally convinced me of the seriousness of the situation.
Samimiyetini sorguluyorum.
- I question your sincerity.
Hiçbir şey samimiyetten daha önemli değildir.
- Nothing is more important than sincerity.
Tom mutlak bir dürüstlük insanıdır.
- Tom is a man of absolute sincerity.