an assumption that is taken for granted

listen to the pronunciation of an assumption that is taken for granted
الإنجليزية - التركية

تعريف an assumption that is taken for granted في الإنجليزية التركية القاموس.

given
göz önünde tutulursa
given
{s} verilmiş

Allen'e çözülmesi imkânsız bir problem verilmişti. - Allen was given a problem that was impossible to solve.

Fahrenheit, termometreyi bulan Alman bir mucittir. Aynı zamanda onun ismi bir sıcaklık birimine verilmiştir. - Fahrenheit is a German inventor who invented the thermometer. At the same time, his name is given to a unit of temperature.

given
given name küçük isim
given
verili

Bana ikinci bir şans veriliyor. - I'm being given a second chance.

Bu yıl yine amatör müzisyenler tarafından birçok konser veriliyor. - Again this year a lot of concerts are being given by amateur musicians.

given
ortada olduğuna göre
given
{f} ver

Profesörün bize verdiği problemi çözmeye çalıştık fakat karışık görünüyordu. - We tried to figure out the problem our professor had given us, but it seemed confusing.

Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler. - Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.

given
eğilimli
given
bakılırsa
given
Belirli

İnsanlar malların belirli bir öğesini ne kadar çok alırsa, onun fiyatı o kadar yüksek olur. - The more people buy a given item of merchandise, the higher its price.

given
(sıfat) verilmiş, belirlenmiş, belli, bilinen, doğuştan olan, tarihli ve onaylı
given
ilk bilgi
given
{s} belli
given
f., bak. give. s. belirli, muayyen. i. veri
given
birinci isim
given
imza ve tarihi atılmış
given
{s} bilinen
given
veri

Fahrenheit, termometreyi bulan Alman bir mucittir. Aynı zamanda onun ismi bir sıcaklık birimine verilmiştir. - Fahrenheit is a German inventor who invented the thermometer. At the same time, his name is given to a unit of temperature.

Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler. - Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.

given
{s} tarihli ve onaylı
given
{s} belirlenmiş
الإنجليزية - الإنجليزية
precondition
presumption
given
an assumption that is taken for granted

    الواصلة

    an as·sump·tion that I·s tak·en for granted

    التركية النطق

    ın ısʌmpşın dhıt îz teykın fôr gräntıd

    النطق

    /ən əˈsəmpsʜən ᴛʜət əz ˈtākən ˈfôr ˈgrantəd/ /ən əˈsʌmpʃən ðət ɪz ˈteɪkən ˈfɔːr ˈɡræntəd/
المفضلات