Tom Mary ile yeniden buluşmak için istekli.
- Tom is eager to meet Mary again.
Eski arkadaşımla buluşmak çok hoştu.
- Meeting my old friend was very pleasant.
Peter, çocuksu kızlardan bıktı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istedi.
- Peter was fed up with childish girls and wanted to meet a really mature woman.
Bir gün gerçekten başka bir Esperantist ile tanışmak istiyorum.
- I really would like to meet another Esperantist some day...
Atletik yarışma gelecek haftaya kadar ertelendi.
- The athletic meet was put off until next week.
Yarın atletik yarışmaya katılmamız gerekiyor.
- We are supposed to take part in the athletic meet tomorrow.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- He promised to meet him at the coffee shop.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- She promised to meet him at the coffee shop.
Sizin gibi hoş insanlara rastlamak enderdir.
- It's rare to meet nice people like you.
Sana rastlamak ne güzel. Ben bir karıncayiyenim.
- Pleased to meet you. I am an anteater.
Dünyanın pek çok yerinde, herkesin ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli yiyecek yoktur.
- In many parts of the world, there is not enough food to meet everyone's needs.
Biz şirketimizin atletizm karşılamasına katıldık.
- We participated in the athletic meet of our company.
Paris'te onunla buluşma şansım vardı.
- I had a chance to meet him in Paris.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- He promised to meet her at the coffee shop.