an argument showing what we could believe but don't

listen to the pronunciation of an argument showing what we could believe but don't
الإنجليزية - التركية

تعريف an argument showing what we could believe but don't في الإنجليزية التركية القاموس.

valid
{s} geçerli

O, 31 Mart, 1997 tarihine kadar geçerlidir. - It's valid until March thirty-first, nineteen-ninety-seven.

Bilet bir hafta geçerlidir. - The ticket is valid for a week.

valid
doğru

Lütfen bu bileti doğrula. - Please validate this ticket.

Yeni sürümü bir giriş doğrulamak için yüz tanıma yazılımı kullanır. - The newest version uses facial-recognition software to validate a login.

valid
{s} geçerli: valid passport geçerli pasaport
valid
sahih
valid
muteber olmak
valid
varid
valid
geçerliliği

İddianızın geçerliliğini ispat edebilir misiniz? - Can you prove the validity of your assertion?

Toplumsal cinsiyet kimliği bozukluğunun geçerliliği siyasette son derece tartışmalı bir hal almıştır. - The validity of gender identity disorder has become highly controversial in politics.

valid
sağlam temele oturtulmuş
valid
yasal

Şikayetimin yasal olduğunu düşünüyorum. - I think my complaint is valid.

valid
muteber
valid
mantıklı

Kusura bakmayın ama, onların her ikisinin mantıklı amaçları var. - With all due respect, I think they both had valid points.

valid
kanunî
valid
makul
valid
{s} sağlam
valid
{s} yürürlükte
valid
validlymuteber olarak
valid
(sıfat) geçerli, geçer, yürürlükte, sağlam, mantıklı, yerinde, yasal
valid
kanuni
الإنجليزية - الإنجليزية
valid
an argument showing what we could believe but don't

    الواصلة

    an ar·gu·ment show·ing what we could be·lieve but don't

    التركية النطق

    ın ärgyımınt şōîng hwʌt wi kûd bîliv bʌt dōnt

    النطق

    /ən ˈärgyəmənt ˈsʜōəɴɢ ˈhwət ˈwē ˈko͝od bəˈlēv ˈbət ˈdōnt/ /ən ˈɑːrɡjəmənt ˈʃoʊɪŋ ˈhwʌt ˈwiː ˈkʊd bɪˈliːv ˈbʌt ˈdoʊnt/
المفضلات