Bilet ofisinde sıra çok uzun.
- The queue is too long at the ticket office.
Biz otobüs için sıraya girdik.
- We queued up for the bus.
Kuyrukta beklemekten hoşlanmıyorum.
- I don't like waiting in queues.
Mağazanın önünde uzun bir kuyruk oluşmuştu.
- A long queue had formed in front of the shop.
Mağazanın önünde uzun bir kuyruk oluşmuştu.
- A long queue had formed in front of the shop.
İngilizler kuyruklarda durmaya alışkın.
- British people are used to standing in queues.
Kuyrukta beklemekten hoşlanmıyorum.
- I don't like waiting in queues.
HESSE: Az., a lion, queue fourchée, rampt., barry of ten, arg. and gu., crowned, or, and holding in his dexter paw a sword, ppr., hilt and pommel, gold.