an algorithm for sorting a list of items into a particular order

listen to the pronunciation of an algorithm for sorting a list of items into a particular order
الإنجليزية - التركية

تعريف an algorithm for sorting a list of items into a particular order في الإنجليزية التركية القاموس.

sort
{f} sınıflandırmak
sort
{i} tür

O, ne tür bir oyundur? - What sort of play is it?

Bu tür iş çok sabır gerektirir. - This sort of work calls for a lot of patience.

sort
{i} çeşit

Tom her çeşit şeyi oldukça iyi yapabilir. - Tom can do all sorts of things quite well.

Tokyo'da her çeşit millet yaşar. - All sorts of people live in Tokyo.

sort
{i} punto
sort
{f} ayıklamak

Onun kağıtlarını ayıklamak için birkaç gün harcadım. - I spent several days sorting through her papers.

sort
takım
sort
kabil
sort
tasnif etme

Tom, birkaç şeyi tasnif etmesi gerektiğini söyledi. - Tom said he needed to sort a few things out.

Bütün bagajımızı tasnif etmek uzun bir süre aldı. - It took quite a while to sort out all our luggage.

sort
(Bilgisayar) sıralar
sort
türlerine göre ayırmak
sort
{f} tasnif etmek

Bütün bagajımızı tasnif etmek uzun bir süre aldı. - It took quite a while to sort out all our luggage.

sort
sırala(mak)
sort
{f} halletmek
sort
keyifsiz
sort
türleri
sort
{i} çeşit, tür, nevi
sort
{f} çözümlemek
sort
sort sınıfla
sort
{f} sırala

O, dosyaları alfabetik olarak sıraladı. - She sorted the files in alphabetical order.

Biz öğrencilerin isimlerini alfabetik olarak sıralamalıyız. - We ought to sort the students' names alphabetically.

الإنجليزية - الإنجليزية
sort
an algorithm for sorting a list of items into a particular order

    الواصلة

    an al·go·rithm for sorting a list of items in·to a par·ti·cu·lar or·der

    التركية النطق

    ın älgırîdhım fôr sôrtîng ı lîst ıv aytımz întı ı pırtîkyılır ôrdır

    النطق

    /ən ˈalgərˌəᴛʜəm ˈfôr ˈsôrtəɴɢ ə ˈləst əv ˈītəmz əntə ə pərˈtəkyələr ˈôrdər/ /ən ˈælɡɜrˌɪðəm ˈfɔːr ˈsɔːrtɪŋ ə ˈlɪst əv ˈaɪtəmz ɪntə ə pɜrˈtɪkjəlɜr ˈɔːrdɜr/
المفضلات