Tom anlaşma şartlarına uymadı.
- Tom has welshed on the agreement.
O, onun söylediğini anlaşma olarak aldı.
- She took what he said as meaning agreement.
Hintliler bu anlaşmadan mutlu değillerdi.
- The Indians were not happy with this agreement.
Toplam gizliliği kabul etmek ve bir gizlilik sözleşmesi imzalamak zorundaydık.
- We had to agree to total confidentiality and sign a non-disclosure agreement.
Her nymph-like features such agreements have / That I could venture with her to the grave .