Sizi soran bir hanımefendi var.
- There's a lady asking for you.
Hanımefendi iyi bir aileden geliyordu.
- The lady came from a good family.
Konuştuğun bayan benim kız kardeşimdir.
- The lady, whom you talked to, is my sister.
Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı.
- The boy, upon seeing a butterfly, proceeded to run after it, provoking the anger of his mother, who had ordered him to stay quiet while she gossiped with the lady next door.
Leydi en fazla kırk yaşında.
- The lady is forty years old at most.
Jane güzel bir leydi oldu.
- Jane grew up to be a fine lady.
Beyaz elbiseli kadın, ünlü bir aktristir.
- The lady dressed in white is a famous actress.
Hırsız yaşlı bir kadın olarak kendini gizledi.
- The thief disguised himself as an old lady.
Hayalim devlet başkanının eşi olmak.
- My dream is to be the First Lady.
Kadın olmak zordur. Erkek gibi düşünmeyi, hanımefendi gibi davranmayı, genç kız gibi görünmeyi ve de eşek gibi çalışmayı gerektirir.
- It's hard to be a woman. One must think like a man, act like a lady, look like a girl, and work like a horse.
Sevgili bayan, ben Polonyalı bir dedektif değilim. Ben uluslararası bir dedektifim.
- I am not a Polish detective, dear lady. I am an international detective.
O, Amerikalı bir hanım ile evli.
- He is married to an American lady.
Hanımefendi, bir ay önce buraya taşındı.
- The lady moved here a month ago.
But soft, what light through yonder window breaks...? It is my lady, O it is my love! -Romeo and Juliet.