Onun aleyhindeki suçlama nedir?
- What's the accusation against him?
Bill Clinton suçlamayı reddetti.
- Bill Clinton denied the accusation.
Telefonumu şarj etmem gerekiyor.
- I need to charge my mobile.
Dün gece telefonumu şarja takmayı unuttum.
- I forgot to put my phone on the charger last night.
Vergi kaçırmakla suçlandı.
- He was accused of evading tax.
Patronun öğle yemeğini yemekle suçlandım.
- I was accused of eating the boss's lunch.
Tom haksız yere suçla itham edildi.
- Tom was unjustly accused of the crime.
Yakınlarını kayırmakla itham ediliyor.
- She was accused for nepotism.
Birini bir şeyle suçlamadan önce çok emin olsan iyi olur.
- You'd better be very sure before you accuse Tom of anything.
Beni hiçbir şeyle suçlama.
- Do not accuse me of anything.
Tom saldırı ve darp ile suçlandı.
- Tom has been charged with assault and battery.
Saldırı ve darptan suçlandı.
- He was charged with assault and battery.
Seni kim görevlendirdi?
- Who put you in charge?
Tom resmi olarak görevlendirilmedi.
- Tom hasn't been officially charged.
That's a slanderous charge of abuse of trust.
set up over his head his accusation - Matthew 27:37.