Bill Clinton suçlamayı reddetti.
- Bill Clinton denied the accusation.
Tom suçlamayı reddetti.
- Tom denied the accusation.
Telefonumu şarj etmem gerekiyor.
- I need to charge my mobile.
Cep telefonunu şarj etmeyi unutma.
- Don't forget to charge your cell phone.
O, beni bir yalancı olmakla suçladı.
- He accused me of being a liar.
Patronun öğle yemeğini yemekle suçlandım.
- I was accused of eating the boss's lunch.
Yakınlarını kayırmakla itham ediliyor.
- She was accused for nepotism.
Tom haksız yere suçla itham edildi.
- Tom was unjustly accused of the crime.
Beni hiçbir şeyle suçlama.
- Do not accuse me of anything.
Birini bir şeyle suçlamadan önce çok emin olsan iyi olur.
- You'd better be very sure before you accuse Tom of anything.
Tom saldırı ile suçlanıyor.
- Tom has been charged with assault.
Tom şu anda ağırlaştırılmış saldırı suçuyla yüz yüze.
- Tom currently faces charges of aggravated assault.
Tom resmi olarak görevlendirilmedi.
- Tom hasn't been officially charged.
Patron beni görevlendirdi.
- The boss put me in charge.
That's a slanderous charge of abuse of trust.
set up over his head his accusation - Matthew 27:37.