an account of real or fictional events

listen to the pronunciation of an account of real or fictional events
الإنجليزية - التركية

تعريف an account of real or fictional events في الإنجليزية التركية القاموس.

story
hikaye

Hikâye doğru görünüyor. - The story seems true.

Hikâye doğru görünüyor. - The story appears to be true.

story
{i} hikâye

Hikâye doğru görünüyor. - The story seems true.

Hikâyesi doğru olmayabilir. - His story may not be true.

story
{i} söylenti

Söylenti Mary'nin boşanmak istemesi. - The story is that Mary wants a divorce.

story
kat (binada)
story
kat/hi
story
nağıl
story
(binada) kat
story
kat (yapı)
story
(kiminse başından geçen) olay
story
yalan

Onun hikayesi bir yalan olamayacak kadar çok mantıksız. - His story is too preposterous to be a lie.

Yalandan yardım isteyen çocuğun hikayesini hiç duydun mu? - Have you ever heard the story of the boy who cried wolf?

story
nakil
story
öykü

Baba, ben uyumadan bana bir öykü okur musun? - Daddy, can you read me a story before I go to sleep?

Tom, iyi bir öykü anlatıcısı. - Tom is a good story teller.

an account of
Bir hesabın
story
{i} efsane
story
{i} makale

Şu ikizler hakkındaki gazete makalesini hatırlattım. - I recalled a newspaper story about those twins.

story
hikaye anlatmak

Hikaye anlatmak ister misin, yoksa benim anlatmam mı gerekiyor? - Do you want to tell the story, or should I?

Sana bir hikaye anlatmak istiyorum. - I want to tell you a story.

story
{i} kat

Onun gösterdiği fotoğraf onun hikayesine renk kattı. - The photo he showed added color to his story.

Ben iki katlı bir evde yaşarım. - I live in a two story house.

story
{i} k.dili. yalan, maval
الإنجليزية - الإنجليزية
story
an account of real or fictional events

    الواصلة

    an ac·count of re·al or fic·tion·al events

    التركية النطق

    ın ıkaunt ıv ril ır fîkşınıl ivents

    النطق

    /ən əˈkount əv ˈrēl ər ˈfəksʜənəl ēˈvents/ /ən əˈkaʊnt əv ˈriːl ɜr ˈfɪkʃənəl iːˈvɛnts/
المفضلات