A group of children amusing themselves with pushing stones from the top , and watching as they plunged into the lake. -Gilpin.
He amused his followers with idle promises. -Johnson.
The children chased one another in a circle in front of their amused parents.
This is some form of amusement you're talking about.
I had to keep us amused with toys.
- Je dus nous amuser avec des jouets.
He amused us with funny stories.
- Il nous amuse avec ses drôles d'histoires.
Dün eğlence parkında öğretmenime rastladım.
- Yesterday, I ran into my teacher at the amusement park.
Tom bir eğlence parkına gitti.
- Tom went to an amusement park.
Sami kendini eğlendirmek için bir yol buldu.
- Sami found a way to keep himself amused.
İşi insanları eğlendirmek olan ve şovlara katılan kişi bir eğlendiren kimsedir.
- The man whose work it is to amuse people who attend a show is an entertainer.
Onun hikayesi bizim için oldukça eğlenceliydi.
- His story was highly amusing to us.
Yabancı insanlar eğlenceli.
- Foreign people are amusing.
Onun hikayesi herkesi eğlendirdi.
- His story amused everyone.
Oyunlar oynayarak kendimizi eğlendirdik.
- We amused ourselves by playing games.
İşi insanları eğlendirmek olan ve şovlara katılan kişi bir eğlendiren kimsedir.
- The man whose work it is to amuse people who attend a show is an entertainer.
Sami kendini eğlendirmek için bir yol buldu.
- Sami found a way to keep himself amused.
Çocuklarına eğlendirici bir hikaye anlattı.
- She told her children an amusing story.
Çocuklar böyle eğlendirici şeyler söylüyor.
- The children say such amusing things.
Onun hikayesinden oldukça zevk aldık.
- We were greatly amused by her story.
Even the Sales Director seemed amused, which was performed by members of the staff.
Tom artık memnuniyet içinde değil.
- Tom is no longer amused.
Onlar memnuniyet içinde olmadı.
- They were not amused.
Ayyaşlar genellikle oldukça komiktirler.
- Drunkards are often quite amusing.
Tom hikayenin komik olduğunu düşündü.
- Tom thought that the story was amusing.
Çocuklarına eğlendirici bir hikaye anlattı.
- She told her children an amusing story.
Dedektif hikayeleri eğlendirici.
- Detective stories are amusing.