Sami'nin Leyla'yı öldürmek için bol zaman ve bol fırsatı vardı.
- Sami had ample time and ample opportunity to kill Layla.
Trenimizi yakalamak için bol zamanımız var.
- We have ample time to catch our train.
On milyon yen proje için yeterli olacaktır.
- Ten million yen will be ample for the project.
Bu ürün için geniş bir pazar var.
- There is an ample market for this product.
Çatı katında geniş bir oda var.
- There's ample room in the attic.