He decided to go to Paris for the purpose of studying painting.
- O, resim eğitimi amacıyla Paris'e gitmeye karar verdi.
He went to Austria for the purpose of studying music.
- O müzik eğitimi amacıyla Avusturya'ya gitti.
I started to learn English with the aim of becoming a teacher.
- Ben bir öğretmen olmak amacıyla İngilizce öğrenmeye başladım.
The European Union is set up with the aim of ending the frequent and bloody wars between neighbours, which culminated in the Second World War.
- Avrupa Birliği, ikinci dünya savaşı ile sonuçlanan sık ve kanlı komşu devletler arasındaki savaşları bitirme amacıyla kuruldu.
He decided to go to Paris for the purpose of studying painting.
- O, resim eğitimi amacıyla Paris'e gitmeye karar verdi.
Many students go to Europe for the purpose of studying music.
- Çok sayıda öğrenci müzik eğitimi yapmak amacıyla Avrupa'ya gider.
I went to the department store with a view to buying a present.
- Ben bir hediye satın almak amacıyla bir alışveriş merkezine gittim.
She went to the United States with a view to study medicine.
- O tıp okumak amacıyla Amerika Birleşik Devletleri'ne gitti.
We stayed home for Christmas, so as to avoid heavy traffic.
- Biz yoğun trafikten kaçınmak amacıyla, Noel için evde kaldık.
The men achieved their objectives.
- Erkekler amaçlarına ulaştı.
Many people drift through life without a purpose.
- Pek çok insan amaçsızca hayatın içinde sürükleniyor.
Allocate a room for research purposes.
- Araştırma amaçları için bir oda ayırın.
The men achieved their objectives.
- Erkekler amaçlarına ulaştı.
Linguistics is the discipline which aims to describe language.
- Dilbilim dili tanımlamayı amaçlayan bilim dalıdır.
Education aims to develop potential abilities.
- Eğitim potansiyel yeteneklerini geliştirmeyi amaçlamaktadır.
They will have achieved their goal.
- Onlar amaçlarına ulaştılar.
I admit that, without him, those ten years of my life would have been empty and without goals.
- İtiraf ediyorum, o olmadan yaşamımın bu on yılı boş ve amaçsız olurdu.
Their intentions are obvious.
- Onların amaçları açıktır.
I need to know your intentions.
- Amaçlarını bilmem gerekiyor.
They will have achieved their goal.
- Onlar amaçlarına ulaştılar.
We're here for a good cause.
- Burada iyi bir amaç için buradayız.
With all due respect, I think they both had valid points.
- Kusura bakmayın ama, onların her ikisinin mantıklı amaçları var.
What's the point in doing that?
- Onu yapmada amaç nedir?
I need to know your intentions.
- Amaçlarını bilmem gerekiyor.
Their intentions are obvious.
- Onların amaçları açıktır.
Atomic energy can be used for peaceful ends.
- Atom enerjisi barışçıl amaçlar için kullanılabilir.
It's forbidden to use this information commercially.
- Bu bilgiyi ticari amaçlı kullanmak yasak.
Atomic energy can be used for peaceful ends.
- Atom enerjisi barışçıl amaçlar için kullanılabilir.
Tom and Mary finally reached their destination.
- Tom ve Mary sonunda amaçlarına ulaştılar.
Truth is a goal, not a destination.
- Gerçek, bir hedef değil, amaçtır.
It wasn't designed for that purpose.
- Bu, o amaç için tasarlanmadı.
Many people drift through life without a purpose.
- Pek çok insan amaçsızca hayatın içinde sürükleniyor.
I've been meaning to fix that leak.
- O sızıntıyı gidermeyi amaçlıyorum.