altını

listen to the pronunciation of altını
التركية - الإنجليزية

تعريف altını في التركية الإنجليزية القاموس.

alt
lower

The calf muscle is located on the back of the lower leg. - Baldır kası alt bacağın arkasında yer alır.

The lower lip is bigger than the upper lip. - Alt dudak, üst dudaktan daha büyüktür.

alt
{i} base

The philosopher's stone was a legendary substance capable of turning base metals into gold. - Felsefe taşı baz metalleri altına dönüştürebilen efsanevi bir maddeydi.

Alchemists tried to transmute base metals into gold and silver. - Simyagerler adi metalleri altına ve gümüşe dönüştürmeye çalıştılar.

altını çizmek
emphasize
altını üstüne
over
altını çizmek
highlight
altını çizmek
underline
altını bağlamak
diaper
altını kaplama
underseal
altını kazarak yıkmak
sap
altını kazmak
undermine
altını kesmek
undercut
altını ziftlemek
underseal
altını çizme
underline
altını çizmek
italicize
altını çizmek
to underline, emphasize
altını çizmek
underscore , underline
altını çizmek
a) to underline b) to emphasize
altını üstüne getirerek aramak
ransack
altını üstüne getirmek
a) to turn upside down b) to ransack, to delve in/into sth, to root about/around (for sth)
altını üstüne getirmek
delve among
altını üstüne getirmek
turn under
altını üstüne getirmek
1. to upset, turn upside down, confuse. 2. to search
altını ıslatmak
to wet one's clothes/bed
altını ıslatmak
to wet one's underclothes or bed
alt
under

Is the cat on the chair or under the chair? - Kedi, sandalyenin üstünde mi yoksa altında mı?

He hid his toys under the bed. - Oyuncaklarını yatağın altına sakladı.

alt
below
alt
low

Low-lying lands will flood. This means that people will be left homeless and their crops will be destroyed by the salt water. - Deniz seviyesinin altında olan toprakları su basacak. Bu, insanların evsiz kalması ve ürünlerinin tuzlu su tarafından tahrip edileceği anlamına gelir.

Tom squatted down to put something on the lower shelf. - Tom alt rafa bir şey koymak için çömeldi.

aptal altını
fool's gold
belirtmek (altını çizerek)
highlight
alt
foot

The footnotes are at the bottom of the page. - Dipnotlar sayfanın alt kısmındadır.

They were playing footsie under the table. - Onlar masa altından ayakla birbirlerini taciz ediyorlardı.

alt
inferior

For that reason, temporary workers are working under inferior conditions. - Bu yüzden, geçici işçiler kötü şartlar altında çalışıyorlar.

alt
sub

Tom likes to read English subtitles while watching movies in English. - Tom İngilizce filmler izlerken İngilizce altyazıları okumayı sever.

Hundreds of fields were submerged in the flood. - Yüzlerce alan sel suları altında kaldı.

alt
infra

Climate change, civil war, financial hardship, and infrastructural chaos have all caused turmoil in this country. - İklim değişimi, iç savaş,finansal zorluk ve altyapısal kaosun hepsi bu ülkede karışıklığa neden olmuştu.

Our country's infrastructure is fragile, and it may collapse entirely if it suffers an economic shock. - Ülkemizin altyapısı kırılgandır ve ekonomik bir şok geçirirse tamamen çökebilir.

alt
sub-
alt
hypo-
alt
humble
altını çizmek
underscore
alt
{i} bottom

Tom got some chewing gum stuck on the bottom of his shoe. - Tom'un ayakkabısının altında sıkışmış biraz sakız var.

Read the bottom of the page. - Bir sayfanın alt kısmını okuyun.

alt
subcategories
alt
subsite
alt
subsections
alt
subdirectory
alt
the bottom of
alt
to lower
alt
subtypes
alt
the lower
alt
buttom
alt
to sub
alt
subnets
altını çizmek
drawn under
bebeğin altını değiştirmek
change the diaper
ALT
alt
alt
the farther
alt
subordinate
alt
the space beneath
alt
nether
alt
lower part
alt
underside
alt
subaltern
alt
bottom , child , sub
alt
lower, inferior, under, bottom; bottom, underside, underneath
alt
under, beneath, below (with a personal suffix and a case ending)
alt
underneath

Tom crawled underneath the bed. - Tom yatağın altında süründü.

The small house had come to look shabby, though it was just as good as ever underneath. - Küçük ev, şimdiye kadar tıpkı altındaki kadar iyi olmasına rağmen,eski püskü görünmeye başladı.

alt
continuation, the rest
alt
buttocks, rump, bottom
alt
hypo
alt
upset

That upset all our plans. - O, bütün planlarımızı alt üst etti.

The office has been topsy-turvy since the merger upset everything. - Birleşme her şeyi bozduğundan beri ofis altüst oldu.

ayakının/larının altını öpeyim
(Konuşma Dili) For God's sake
cumhuriyet altını
cumhuriyet gold (coin)
düka altını
ducat
hint altını
mohur
ingiliz altını
english gold coin
napolyon altını
Napoleon
portekiz altını
type of gold Portuguese coin
portekiz altını
moidore
tepe altını the gold coins ornamenting
a woman's headdress
uyurken altını ıslatan
bedwetter
venedik altını
sequin
ziynet altını gold coin worn as
a piece of jewelry
İngiliz altını sovereign
(a gold coin)
ıspanyol altını
doubloon
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف altını في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

Alt
A modifier key
Alt
Type of newsgroup that discusses alternative-type topics The alt groups are not official newsgroups, but lots of people read them anyway
Alt
Alternative Service Providers (BAS)
Alt
An alternative label Used in an HTML tag for the benefit of people using nongraphical browsers, or for people using a browser with graphics turned off
Alt
Alt is the name of a modifier bit which a keyboard input character may have To make a character Alt, type it while holding down the ALT key Such characters are given names that start with Alt- (usually written A- for short) See section Keyboard Input
Alt
{i} (Computers) Alt key (keyboard key pressed in combination with other keys to execute commands)
Alt
Alanine aminotransferase - a liver enzyme The ALT test determines the level of this enzyme in the blood Blood donors who show a high level of ALT may be at increased risk of transmitting Hepatitis
Alt
The alt term describes a certain hierarchy of newsgroup alternatives to the original mainstream newsgroups on USENET Originally, newsgroups fell into one of six categories: comp (computers), rrec), social (soc), news, science (sci), talk and miscellaneous (misc)
Alt
Alanine aminotransferase - a protein which, when found in elevated quantities, generally indiciates liver damage Genotype: Different genotypes of the one virus are similar enough to be regarded as the same type but have some minor differences in their RNA composition These differences may mean the virus reacts differently to our immune response or to drug treatments and natural therapies
Alt
Altitude or Altimeter or Alternate
Alt
Refers to a key on the two ends of the spacebar on the keyboard ALT keys are used for keyboard short cuts
Alt
Automated Loop Test System The operations system that provides a single comprehensive automated test system for testing international customer POTS lines
Alt
The ALTernate key on the keyboard, used to access alternate characters or modify mouse actions You can move a polygon after selecting it, for example, by holding down the Left Mouse Button and the ALT key simultaneously
Alt
The [ALT] (or Alternate) key on the keyboard is used in conjunction with other keys and mouse actions to perform various commands and functions
Alt
the Alternative key on a keyboard
Alt
Alt stands for Alternative, one of the categories of Usenet newsgroups
Alt
angular distance above the horizon (especially of a celestial object)
Alt
Alanine aminotransferase, a protein which, when found in the blood in elevated quantities, generally indicates liver dysfunction
Alt
A USENET category used for newsgroups on alternative topics
Alt
A special key on most computer keyboards that allows users to access alternate features and keyboard "hotkeys" Alt is almost always used in conjunction with another key, such as "F4" or "Ctrl"
Alt
Alternate
Alt
Alternative Text, displayed in place of an image during download and by none graphical browsers to decribe the image This is a required attribute for all images
alt
The higher part of the scale
alt
{i} note or tone located above the treble staff (Music)
التركية - التركية

تعريف altını في التركية التركية القاموس.

Alt
ast
BARBUT ALTINI
(Osmanlı Dönemi) Tanzimattan önce Osmanlılarda kullanılan bir çeşit altın sikke. Yüzlük Mecidiye altını kıymetinde ve ayarında, iki kırat ağırlığında idi
alt
Bir şeyin yere yakın bölümü
alt
Bir şeyin yere bakan yanı, üst karşıtı: "Pantolonlarımızı şiltelerimizin altına seriyoruz, onlar bütün hafta orada ütüleniyor."- Z. O. Saba
alt
Bir şeyin yere bakan yanı, üst karşıtı
alt
Sınıflamalarda ikinci derecede olan
alt
Bir nesnenin tabanı: "Ayağındaki altları nalçalı koca bahçıvan kunduraları ile ona yetişmesi imkânsızdı."- O. C. Kaygılı
alt
Yanan ocağın alevi: "Fokurdamaya başlayan çaydanlığın altını kapadı."- H. Taner
alt
Birkaç şeyden aşağıda olan: "Yeleğinin alt düğmesi iliklenmemiş."- H. Taner
alt
Birkaç şeyin içinden bize göre uzak olanı
alt
Alt kelimesi "... altında" biçiminde kullanıldığında "bir şeyin etkisinde" anlamını verir
alt
Yere yakın olan
alt
Yere bakan yan
alt
Oturulurken uyluk kemiklerinin yere gelen bölümü
alt
Yanan ocağın alevi
alt
Bir nesnenin tabanı
alt
Alt kelimesi "... altında" biçiminde kullanıldığında "bir şeyin etkisinde" anlamını verir: "Çoluk çocuk akşama kadar güneşin altında anaforculuğun cezasını çektiler."- A. Gündüz
fındık altını
Osmanlı İmparatorluğunda kenar süsleri fındığa benzediğinden bu adla anılan altın sikke, fındıkî
fındık altını
Küçük ve değerli şey
الإنجليزية - التركية

تعريف altını في الإنجليزية التركية القاموس.

alt
ALT
altını
المفضلات