alone; having no companion

listen to the pronunciation of alone; having no companion
الإنجليزية - التركية

تعريف alone; having no companion في الإنجليزية التركية القاموس.

single
{i} bekâr

Tom tüm yaşamı boyunca bekar kaldı. - Tom remained single all his life.

Ken ile gidiyorum. O, serin, nazik ve akıllı. Dahası, o bekar! - I'm going with Ken. He is cool, gentle and smart. What's more, he is single!

single
tek

Benim tek bir düşmanım yok. - I don't have a single enemy.

Japonya'da neredeyse tüm yollar tek şerittir. - In Japan almost all roads are single lane.

single
münferit
single
sağlam
single
bir

Tek bir pakette hem bir telefon hem de bir internet erişimi alın! - Get both a phone and internet access in a single package!

Tanrı, dünyayı gerçekten tek bir günde mi yarattı? - Did God really create the earth in a single day?

single
(bilet) yalnız gidiş
single
çift olmayan
single
{s} tek bir

Benim tek bir düşmanım yok. - I don't have a single enemy.

Tek bir pakette hem bir telefon hem de bir internet erişimi alın! - Get both a phone and internet access in a single package!

single
gidiş bileti
single
yalnız gidi
single
yalın kat
single
iki tarafta yalnız birer rakip bulunan sağlam
single
evlenmemiş
single
{i} tek kişilik oda

Tek kişilik oda istiyor musunuz? - Do you want a single room?

Tek kişilik oda rezervasyonu yaptırmak istiyorum. - I'd like to reserve a single room.

single
çiçekleri yalın kat olan
single
{s} tek: She hasn't a single enemy. Onun tek bir düşmanı yok. I can't think of a single example. Tek bir örnek gelmiyor aklıma
single
(sıfat) tek, bir, tek bir, bekar, tek kişilik, yalnız, biricik, bir kerelik
single
{s} tek kişilik

Tek kişilik banyolu ada, lütfen. - A single room with bath, please.

Duşlu tek kişilik bir oda istiyorum, lütfen. - I'd like a single with a shower, please.

الإنجليزية - الإنجليزية
single
alone; having no companion
المفضلات