The golden sun in splendor likest Heaven Allured his eye. -- John Milton.
Mutfaktan yayılan kahvenin kokusu cezbediciydi.
- The aroma of coffee wafted in from the kitchen alluringly.
Servet cazibesini asla anlamayacağım.
- I will never understand the allure of wealth.
O çok güzel ama çekici değil.
- She is very pretty, but not alluring.
Hangi tablo daha çekici, Madame X mi yoksa Mona Lisa mı?
- Which painting is more alluring, Madame X or the Mona Lisa?