Yaşlı adam yalnız yaşıyor.
- The old man lives alone.
Ormanda yalnız başına yaşadı.
- He lived alone in the forest.
O yalnız başına kahvaltı yaptı.
- He had breakfast all alone.
Tom bu işi yalnız başına yapabilir.
- Tom can do this work alone.
Ben gidersem kimsesiz olacaksın.
- If I go, you'll be all alone.
Bu sorunu kendi başınıza çözün.
- Solve this problem on your own.
Şimdi kendi başınızasınız.
- You're on your own now.
Lütfen sadece beni yalnız bırakın. Düşünmek istiyorum.
- Please just leave me alone. I want to think.
Sadece yalnız kalmak istediklerini söylediler.
- They said they only wanted to be left alone.
Tek başına yaşıyordu.
- She is used to living alone.
O tek başına yürümeyi sever.
- She likes to walk alone.