Ben sık sık bu sorunu aklımda gözden geçiriyorum.
- I constantly went over this problem in my mind.
Onlar sık sık kendileriyle çelişiyorlar.
- They contradict themselves constantly.
O, sürekli şikâyet ediyor.
- He is constantly complaining.
Karısı ona sürekli dırdır ediyor.
- His wife nags him constantly.
Amcam sürekli olarak ailesine başına bela olur.
- My uncle constantly causes his family trouble.
Ona sürekli olarak terbiyesini takınmasını söylüyorum.
- I'm constantly telling her to behave herself.
Daima kendi kendime lakırdı ederim.
- I constantly talk to myself.