Onun geçmişi hakkında her türlü söylenti yükseldi.
- All sorts of rumors rose about her past.
Her türlü grup etkinlikleri vardı.
- There were all sorts of group activities.
Sergiye her çeşit insan geldi.
- All sorts of people came to the exhibition.
Tokyo'da her çeşit millet yaşar.
- All sorts of people live in Tokyo.
... So there are all sorts of things that have to be done ...
... could pick up all sorts of things. ...