Onun yokluğu her türlü söylentiye yol açtı.
- His absence gave birth to all sorts of rumors.
Onun geçmişi hakkında her türlü söylenti yükseldi.
- All sorts of rumors rose about her past.
Tom her çeşit şeyi oldukça iyi yapabilir.
- Tom can do all sorts of things quite well.
Tom bana her çeşit soru sordu.
- Tom asked me all sorts of questions.
Bizim finansmanın tümünü kaybettik.
- We lost all of our funding.
Bu soruların tümünü cevaplamalısın.
- You have to answer all of these questions.
Onun hakkında türlü türlü söylentiler yayılıyordu.
- All sorts of rumors were floating around about her.
... run into all sorts of issues. ...
... You'll find all sorts of elements that can only be made in a supernova. ...