Mal varlığınının bir kısmını oğlu Robert'a bıraktı.
- He settled part of his estate on his son Robert.
Mal varlığınının bir kısmını oğlu Robert'a bıraktı.
- He left part of his estate to his son Robert.
Leyla, Teksas'ta büyük bir mülke sahipti.
- Layla owned a huge estate in Texas.
Tom bir yaban hayatı sığınma evi yaratmak için mülkünü bağışladı.
- Tom donated his estate to create a wildlife sanctuary.
Tom amcasının arazisini miras olarak aldı.
- Tom inherited his uncle's estate.
Tom oğlunun onun gayrimenkulunu miras olarak almasını diliyor.
- Tom wishes for his son to inherit his estate.
Teyzem büyük bir emlakı miras olarak aldı.
- My aunt inherited the huge estate.