Şubelerimiz tüm ülke çapında uzanır.
- Our branches extend all over the country.
O, tüm dünyayı gezdi.
- She traveled all over the world.
Ticari şirketlerimiz bütün dünyada işlerini yaparlar.
- Our trading companies do business all over the world.
Standart İngilizce dediğimiz şey sadece bütün dünyada konuşulan birçok lehçeden biridir.
- What we call 'Standard English' is only one of the many dialects spoken all over the world.
We came back outside and the neat pile of leaves we had raked had been blown all over Hell’s half acre.