Büyük kentlerde kaybolmazsın, her yerde haritalar var!
- You can't get lost in big cities; there are maps everywhere!
Bunlar her yerde satılıyor.
- These are on sale everywhere.
Her tarafta insanlar var.
- We have people everywhere.
Her tarafta insanlar var.
- We have people everywhere.
Her tarafım kaşınıyor.
- I feel itchy everywhere.
Büyük kentlerde kaybolmazsın, her yerde haritalar var!
- You can't get lost in big cities; there are maps everywhere!
Bunlar her yerde satılıyor.
- These are on sale everywhere.
Köpeğim her yere benimle birlikte gider.
- My dog goes everywhere with me.
Tom neredeyse her yere baktığını söylese bile Mary'yi bulamadı.
- Tom couldn't find Mary even though he said he looked just about everywhere.
Dedikoduyu tüm kasabaya yaydı.
- She spread the gossip all over the town.
O, tüm dünyayı gezdi.
- She traveled all over the world.
Lincoln'un hayatı bütün dünyada çocuklar tarafından okunur.
- The life of Lincoln is read by children all over the world.
Bütün dünyada barış vardı.
- There was peace all over the world.
I hit it all over the map,” Anderson joked.
The Kip Hanrahan Band, which opened the concert, is after its own ambitious American-Latin fusion, with internationalist rhythms, introspective lyrics and musicians from all over the map.