alive; living; with life

listen to the pronunciation of alive; living; with life
الإنجليزية - التركية

تعريف alive; living; with life في الإنجليزية التركية القاموس.

lives
i., çoğ., bak. life
lives
ömürler

Böylece, evlenmediler ve mutlu mesut ömürlerinin sonuna kadar yaşadılar. - And so they didn't marry and they lived happily until the end of their lives.

İçe dönük kimselerin dışa dönük kimselerden daha kısa ömürleri mi var? - Do introverts have shorter lives than extroverts?

lives
hayatlar

Hayatlarından memnun olduklarını ifade ettiler. - They expressed satisfaction with their lives.

Tehlikeli yolculukta hayatlarını riske attılar. - They risked their lives on the dangerous trip.

lives
yaşam

Tom'un sorunu kendi dünyasında yaşamaktır. - Tom's problem is that he lives in his own bubble.

Yakında yaşamasına rağmen , onu nadiren görürüm. - Although she lives nearby, I rarely see her.

lives
live yaşa
الإنجليزية - الإنجليزية
lives
alive; living; with life
المفضلات