To hate, to love, to think, to feel, to see; all this is nothing but to perceive.
- Görmek, hissetmek, düşünmek, sevmek, nefret etmek; bütün bunlar algılamaktan başka bir şey değildir.
Your success depends a lot on how your manager and other people in the office perceive you.
- Sizin başarınız daha çok sizin yöneticinizin ve bürodaki diğer insanların sizi nasıl algıladığına bağlıdır.
Our sensors did not detect anything out of the ordinary.
- Sensörlerimiz sıra dışı bir şey algılamadı.
Gravitational waves are very hard to detect.
- Yerçekimi dalgalarını algılamak çok zordur.
It is not possible to conceive without perceiving.
- algılama olmadan yaratmak imkansızdır.