تعريف alerts في الإنجليزية التركية القاموس.
- alert
- alârm
Tom alarmda kalmak için kendini zorladı.
- Tom forced himself to stay alert.
Tsunami alarmı iptal edildi.
- The tsunami alert has been canceled.
- alert
- ikaz etmek
- alert
- kulağı delik
- alert
- atiklik
- alert
- ayık kalmak
- alert
- apiko
- alert
- alarm durumu
- alert
- bildirmek
- alert
- alarm vermek
- alert
- tetikte olan
- alert
- dikkatli
Benim daha dikkatli olmam gerekiyor.
- I need to be more alert.
İşlek bir caddeden geçerken dikkatli ol.
- Be alert when you cross a busy street!
- alert
- uyarmak
- alert
- uyanık
Olası tehlikelere karşı uyanık olmalısın.
- You should be alert to the possible dangers.
Ben bir fincan kahve içtikten sonra daha uyanık hissediyorum.
- I feel more alert after drinking a cup of coffee.
- alert
- alarm işareti
- alert
- heyecan sinyali
- alert
- tehlikeye karşı uyarı
- alert
- tetik
Tehlikeler için tetikte olmalıyız.
- We must be alert to dangers.
O tekrar aldatılmak istemiyordu ve her zaman tetikteydi.
- He didn't want to be cheated again, and was always on the alert.
- alert
- {f} uyar
Tom yetkilileri uyardı.
- Tom alerted the authorities.
Tsunami uyarısı iptal edildi.
- The tsunami alert was cancelled.
- alert
- alarma geçmek
- alert
- {i} uyarı
Tsunami uyarısı iptal edildi.
- The tsunami alert was cancelled.
- ALERT
- (Askeri) harekat alanına fırlatma ve taarruz erken uyarısı (attack and launch early reporting to theater)
- administrative alerts
- Yönetimsel Uyarılar
- alert
- be on the alert gözünü açmak
- alert
- {f} gözünü açmak
- alert
- tetikte/uyanık
- alert
- {f} alârma geçirmek
- alert
- hazır olmak
- alert
- tehlike uyarı
- alert
- zeyrek
- alert
- (Askeri) UYARI İKAZI: Olması yakın bir harekat görevini uyaran, bir birlik veya karargah tarafından alınan ikaz. Ayrıca bakınız: "airborne alert; air defense warning conditions; ground alert; warning order"
- alert
- (n) uyarı
- alert
- {i} tehlike işareti
- alert
- uyanık olmak
Her zaman uyanık olmak zorundayız.
- We have to be alert all the time.
- alert
- uyarı uyarı, uyarmak
- alert
- {i} tetikte olma
Tehlikeler için tetikte olmalıyız.
- We must be alert to dangers.
- alert
- alarm işareti the alert "uyanık ol' işareti
- alert
- alertness tetiklik
- alert
- açıkgözIük atiklik
- alert
- {s} atik
- alert
- {s} açıkgöz
- display alerts
- (Bilgisayar) uyarı görüntüle
- printing alerts
- Yazdırma Uyarıları
- send alerts to
- (Bilgisayar) uyarıları alan kişi