تعريف alerting في الإنجليزية التركية القاموس.
- alerting service
- (Askeri) KURTARMA ALARM HİZMETİ: Araştırma ve kurtarma yardımına gereksinme duyan uçaklar hususunda ilgili teşkilatı haberdar etmek ve gerektiğinde bu teşkilata yardımda bulunmak üzere kurulmuş hizmet
- alert
- alârm
Tom alarmda kalmak için kendini zorladı.
- Tom forced himself to stay alert.
Polis alarma geçirildi.
- The police have been alerted.
- alert
- ikaz etmek
- alert
- kulağı delik
- alert
- atiklik
- alert
- ayık kalmak
- alert
- apiko
- alert
- alarm durumu
- alert
- bildirmek
- alert
- alarm vermek
- alert
- tetikte olan
- alert
- dikkatli
Oğlum okulda daha dikkatli olmalı.
- My son needs to be more alert at school.
İşlek bir caddeden geçerken dikkatli ol.
- Be alert when you cross a busy street!
- alert
- uyarmak
- alert
- uyanık
Uyanık kalmak zorundayız.
- We've got to stay alert.
Sessiz kalın ve uyanık olun.
- Stay quiet and be alert.
- alert
- alarm işareti
- alert
- heyecan sinyali
- alert
- tehlikeye karşı uyarı
- alert
- tetik
Tehlikeler için tetikte olmalıyız.
- We must be alert to dangers.
Tetikte beklemek zorundayız.
- We have to stay alert.
- alert
- {f} uyar
Tom yetkilileri uyardı.
- Tom alerted the authorities.
Tsunami uyarısı iptal edildi.
- The tsunami alert was cancelled.
- alert
- alarma geçmek
- alert
- {i} uyarı
Tsunami uyarısı iptal edildi.
- The tsunami alert was cancelled.
- ALERT
- (Askeri) harekat alanına fırlatma ve taarruz erken uyarısı (attack and launch early reporting to theater)
- Chairman of the Joint Chiefs of Staff Alerting Network
- (Askeri) Müşterek Kurmay Başkanları Başkanı Alarm Şebekesi
- Joint Chiefs of Staff Alerting Network
- (Askeri) Müşterek Kurmay Başkanları Kurtarma Alarm Ağı
- alert
- be on the alert gözünü açmak
- alert
- {f} gözünü açmak
- alert
- tetikte/uyanık
- alert
- {f} alârma geçirmek
- alert
- hazır olmak
- alert
- tehlike uyarı
- alert
- zeyrek
- alert
- (Askeri) UYARI İKAZI: Olması yakın bir harekat görevini uyaran, bir birlik veya karargah tarafından alınan ikaz. Ayrıca bakınız: "airborne alert; air defense warning conditions; ground alert; warning order"
- alert
- (n) uyarı
- alert
- {i} tehlike işareti
- alert
- uyanık olmak
Her zaman uyanık olmak zorundayız.
- We have to be alert all the time.
- alert
- uyarı uyarı, uyarmak
- alert
- {i} tetikte olma
Tehlikeler için tetikte olmalıyız.
- We must be alert to dangers.
- alert
- alarm işareti the alert "uyanık ol' işareti
- alert
- alertness tetiklik
- alert
- açıkgözIük atiklik
- alert
- {s} atik
- alert
- {s} açıkgöz
- primary alerting system
- (Askeri) İLK İKAZ SİSTEMİ: Stratejik Hava Kuvveti Karargahı tarafından, Stratejik Hava Kuvvetleri için ikaz ve icra vasıtası olarak kullanılmak üzere, şebeke halinde kiralanmış, telefon muhabere sistemi