aldatıcı

listen to the pronunciation of aldatıcı
التركية - الإنجليزية
{s} deceptive

The relative calm that we've experienced in the last few years is deceptive. - Son birkaç yıldır yaşadığımız göreceli sakinlik aldatıcıdır.

I think it's very deceptive. - Bence bu çok aldatıcı.

{s} fallacious
beguiling
devious

Tom is devious, isn't he? - Tom aldatıcı, değil mi?

treacherous

The weather can be very treacherous at this altitude. - Hava bu yükseklikte çok aldatıcı olabilir.

delusive
tricksy
fake
dishonest scheme
dishonest
marketing message that exaggerates its description of the facts and embellishes the truth
deceptive, misleading, illusory, illusive
catchy
illusive
double-dealing
baffling
illusory
embellishment
googly
exaggeration
specious
deceptive, deceitful
indirect
hype
tricky

I've heard French is a tricky language. - Fransızcanın aldatıcı bir dil olduğunu duydum.

trickish
elusory
colored
coloured [Brit.]
colorable
(İnşaat) pseudo
duplicitous
artful
deceitful
fly-by-night
illusionary
skittish
flybynight
willothewisp
shifty
deceit
{s} coloured
deceiver
deception
aldatıcı fiyatlandırma
deceptive pricing
aldatıcı görünüş
illusion
aldatıcı reklâm
(Hukuk) misleading advertisement
aldatıcı reklâm
hype
aldatıcı şey
ignis fatuus
çok aldatıcı, çok desiseci
very catchy, very desise process
bataklıktaki aldatıcı ışık
fen fire
التركية - التركية
Aldatma niteliği olan, yanıltıcı, kandırıcı
Aldatma niteliği olan, yanıltıcı, kandırıcı: "İnsanlar da bu aldatıcı bahara şımarıp açılır, saçılır..."- H. Taner
kandırıcı
(Osmanlı Dönemi) GARUR