Tom was one of the recipients.
- Tom alıcılardan biriydi.
I was the recipient of a large settlement.
- Büyük bir yerleşimin alıcısıydım.
Flattery corrupts both the receiver and the giver.
- Dalkavukluk hem alıcıyı hem de vericiyi bozar.
I put the receiver to my ear.
- Alıcıyı kulağıma taktım.
Tom is an impulsive buyer.
- Tom düşüncesiz bir alıcı.
Bear in mind that, under such circumstances, we have no alternative but to find another buyer.
- Aklınızda bulunsun, bu koşullar altında başka bir alıcı bulmaktan başka alternatifimiz yok.
I was the recipient of a large settlement.
- Büyük bir yerleşimin alıcısıydım.
Allı dağlar yücedir.