alışverişi

listen to the pronunciation of alışverişi
التركية - الإنجليزية

تعريف alışverişi في التركية الإنجليزية القاموس.

alışveriş
{i} deal

I was dealt a good hand. - Ben iyi bir alışveriş yaptım.

Tom found a few good deals at the flea market. - Tom bit pazarında birkaç iyi alışveriş buldu.

alışveriş
shopping

I go shopping every morning. - Her sabah alışverişe çıkarım.

I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother. - Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.

alışverişi kesmek
to stop having anything to do with (someone)
alışverişi olmamak
to avoid contact (with), not to have anything to do with
alışveriş
{i} marketing

Direct marketing is a means of allowing people to shop from home. - Doğrudan pazarlama insanların evden alışveriş yapmasını sağlayan bir yoldur.

alışveriş
custom
alışveriş
transaction
alışveriş
{i} traffic
alışveriş
(Ticaret) market

Direct marketing is a means of allowing people to shop from home. - Doğrudan pazarlama insanların evden alışveriş yapmasını sağlayan bir yoldur.

Who goes to the market? - Alışverişe kim gider?

alışveriş
relations
alışveriş
trade
alışveriş
dealings
bakkal alışverişi
grocery shopping
bakkaliye alışverişi
grocery shopping
alışveriş
trade, buying and selling, shopping; dealings, relations
alışveriş
trading
alışveriş
connection
alışveriş
dealings, relations
alışveriş
dealing
alışveriş
business, trade, commerce; shopping
alışveriş
buying and selling
alışveriş
sale
düşünce / görüş alışverişi
(Hukuk) exghange of views
düşünce alışverişi
exchange of opinions
fikir alışverişi
give and take
fikir alışverişi/teatisi
exchange of views
iyon alışverişi
ion exchange
katyon alışverişi
cation exchange
mektup alışverişi
(Ticaret) conveyance of letters
uluslararası kültür alışverişi
comity of nations
yük alışverişi
charge exchange
ısı alışverişi
heat exchange
التركية - التركية

تعريف alışverişi في التركية التركية القاموس.

Alışveriş
ahsuata
Alışveriş
veriş
Alışveriş
aksata
Alışveriş
ahzüita
Alışveriş
muamele
Alışveriş
alver
alışveriş
İlişki, münasebet
alışveriş
Bir alışverişi yoktu onunla."- T. Buğra
alışveriş
Alım satım işi, muamele. İlişki, münasebet: "O bir defa bile görmemişti bu adamı
alışveriş
Alım satım işi
düşünce alışverişi
Karşılıklı görüş bildirme, fikir teatisi
alışverişi
المفضلات