I just can't get used to taking orders from Tom.
- Sadece Tom'dan emirler almaya alışamam.
I am in the habit of taking a walk every day.
- Her gün yürümeye alışkınım.
She arranges the buying and selling of houses in and around Deal.
- O Deal'in içinde ve çevresinde ev alışı ve satışı düzenlemektedir.
You could save money by buying in bulk.
- Toptan alışveriş yaparak para tasarrufu yapabilirsin.
His new book met with a favorable reception.
- Onun yeni kitabı tatminkar bir alışla karşılaştı.
I am helping my sister to do her math exercises.
- Matematik alıştırmaları için kız kardeşime yardım ediyorum.
Why is exercise important?
- Alıştırma neden önemli?
Learning a second language requires a lot of practice.
- İkinci bir dil öğrenmek birçok alıştırma gerektirir.
Practice makes perfect.
- Alıştırma mükemmel yapar.
It'll take some time to get used to wearing a wig.
- Peruk takmaya alışmak biraz zaman alacak.
It'll take some time to get used to living here.
- Burada yaşamaya alışmak biraz zaman alacak.