I just can't get used to taking orders from Tom.
- Sadece Tom'dan emirler almaya alışamam.
I am in the habit of taking a walk every day.
- Her gün yürümeye alışkınım.
She arranges the buying and selling of houses in and around Deal.
- O Deal'in içinde ve çevresinde ev alışı ve satışı düzenlemektedir.
I went to the department store with a view to buying a present.
- Ben bir hediye satın almak amacıyla bir alışveriş merkezine gittim.
His new book met with a favorable reception.
- Onun yeni kitabı tatminkar bir alışla karşılaştı.
It always takes time to get used to a new place.
- Yeni bir yere alışmak her zaman zaman almaktadır.
It'll take some time to get used to wearing a wig.
- Peruk takmaya alışmak biraz zaman alacak.