alçak gönüllü

listen to the pronunciation of alçak gönüllü
التركية - الإنجليزية
humble

Please accept my humble apologies. - Lütfen alçak gönüllü özrümü kabul et.

The humble man is getting along with his neighbors. - Alçak gönüllü adam komşuları ile iyi geçiniyor.

Modest
conservative
meek
low
demure
lowly
alçakgönüllü
{s} humble

The axe does not go to a humble neck. - Balta alçakgönüllü bir boyuna gitmez.

I'm the humblest person on this planet. - Ben bu gezegendeki en alçakgönüllü insanım.

alçakgönüllü
{s} modest

It's hard to be modest when you are the best. - En iyi olduğunuzda alçakgönüllü olmak zordur.

It's hard to be modest when you're the best. - En iyi olduğunuzda alçakgönüllü olmak zordur.

alçak gönüllü olmak
be unpretentious
alçakgönüllü
decent
alçakgönüllü
humble, modest mütevazı
alçakgönüllü
meek
alçakgönüllü
demiss
alçakgönüllü
cap in hand
alçakgönüllü
unassuming

She had an unassuming air that put everyone at ease. - Onun herkesi rahatlatan alçakgönüllü bir havası vardı.

Tom is unassuming, isn't he? - Tom alçakgönüllü, değil mi?

alçakgönüllü
self-effacing
alçakgönüllü
frugal
alçakgönüllü
simple
alçakgönüllü
pudent
alçakgönüllü
low
alçakgönüllü
meek spirited
alçakgönüllü
humble, unpretentious, modest
alçakgönüllü
lowly
alçakgönüllü
unpretentious
alçakgönüllü
simple-hearted
alçakgönüllü
unpretending
alçakgönüllü
simple minded
alçakgönüllü
unpresuming
alçakgönüllü
{s} unobtrusive
alçakgönüllü
hat in hand
alçakgönüllü
simple hearted
alçakgönüllü
{s} submissive
التركية - التركية
Makam, para vb. bakımlardan aşağı olanları kendisiyle eşit tutan veya kendi değerini olduğundan aşağı gösteren (kimse), mütevazı

Güzel çehreli müsteşar bey, nazır beyin kapıcısından daha alçak gönüllü idi.- Ö. Seyfettin.

mütevazı
yüzü yerde
alçak gönüllü
المفضلات