akrabalar

listen to the pronunciation of akrabalar
التركية - الإنجليزية
relatives

All my relatives live in this city. - Tüm akrabalarım bu şehirde yaşıyor.

He disagrees with his relatives. - O, akrabaları ile aynı fikirde değil.

kinsfolk
kindred
folk
family

Tom's researched his family history and intends to send a detailed family tree to all of his relatives. - Tom aile geçmişini araştırdı ve tüm akrabalarına detaylı bir soy ağacı göndermek niyetinde.

I have family in Los Angeles. - Los Angeles'te akrabalarım var.

flesh and blood
relations
people
relation
akraba
relative

He is staying with his relatives. - O, akrabalarıyla birlikte kalıyor.

He disagrees with his relatives. - O, akrabaları ile aynı fikirde değil.

akraba
kin

The police will release the victim's name after they have notified his next of kin. - Polis onun yakın akrabasına bildirdikten sonra kurbanın adını duyuracak.

You are no kin of mine. - Sen benim akrabam değilsin.

akraba
a relative; relatives
akraba
connection
akraba
{s} consanguine
akraba
consanguineous
akraba
related

He is related to the family. - O, aile ile akrabadır.

The two men were not related. - İki adam akraba değildi.

akraba
cousin

Apes are our cousins and primate relatives. - Maymunlar bizim kuzenlerimiz ve primat akrabalarımızdır.

akraba
folks
akraba
(Tıp) parent

In this group, there are my parents and my relatives. - Bu grupta anne babam ve akrabalarım var.

akraba
blood relation
akraba
relation

He is no relation to me. - O benimle akraba değil.

What's your relation with him? - Onunla akrabalığınız nedir?

akraba
kindred
akraba
cognate
akraba
kith and kin
akraba
blood related
akraba
{s} akin

A buffalo is akin to an ox. - Bufalo, öküzle akrabadır.

akraba
flesh and blood
akraba
related through the male side of the family
akraba
connexion; kinsman
akraba
relative, kin, kindred; cognate
akraba
akin to

A buffalo is akin to an ox. - Bufalo, öküzle akrabadır.

akraba
allied
akraba
family relation (especially a male); kinswoman
akraba
connected

All of them are connected. - Onların hepsi akraba.

akraba
agnate
akraba
connate
akraba
female relative
akraba
kindred; agnatic
akraba
kinsfolk
akraba
flesh
akraba
{i} connexion
en yakın akrabalar
nearest and dearest
التركية - التركية

تعريف akrabalar في التركية التركية القاموس.

AKRABA
(Osmanlı Dönemi) Aralarında soyca, nesebce yakınlık olanlar. Yakınlar
Akraba
(Osmanlı Dönemi) AİLE
akraba
Biri, diğerinin doğurduğu sonuç veya olgular
akraba
Oluşma yönünden aynı kaynağa dayanan şeyler
akraba
Kan veya evlilik yoluyla birbirine bağlı olan kimseler, hısım: "Geceleyin, babam, amcam, akrabamız, hepsi istasyonda idiler."- Y. K. Beyatlı
akraba
Kan veya evlilik yoluyla birbirine bağlı olan kimseler, hısım
akrabalar
المفضلات