تعريف akla في التركية الإنجليزية القاموس.
- mind to
- akıl
- wisdom
- akla uygun
- sensible
- aklamak
- acquit
- akıl
- {i} intelligence
Someone famous said that imagination is more important than intelligence.
- Ünlü biri hayal akıldan daha önemlidir dedi.
- akıl
- mind
The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place.
- Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır.
Little thing please little minds.
- Küçük şey küçük akılları memnun eder.
- akıl
- wit
Tom knows better than to fight with you.
- Tom seninle dövüşmeyecek kadar akıllıdır.
I'm going with Ken. He is cool, gentle and smart. What's more, he is single!
- Ken ile gidiyorum. O, serin, nazik ve akıllı. Dahası, o bekar!
- akıl
- reason
All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
- Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
A smart dog never barks for no reason.
- Akıllı bir köpek asla sebepsiz havlamaz.
- akla uygun
- legitimate
- akla uygun
- judicious
- akla yatkın
- rational
- akla getirme
- association
- akla getirme
- evocation
- akla getirmek
- suggest
- akla uygun
- advisable
- akla yatkın
- sober
- akla uygun
- possible
- akla uygun gelmek
- make sense
- akla hayale gelmedik
- undreamed of
- akla hayale gelmedik
- undreamed
- akla hayale gelmedik
- unimagined
- akla hayale gelmedik
- not imagined even in a dream
- akla hayale gelmedik
- undreamt of
- akla hayale gelmedik
- undreamt
- akla karayı seçmek
- (deyim) Meet a lot of difficulties
- akla uygun biçimde
- reasonably
- akla uygun biçimde
- logically
- akla uygun biçimde
- rationally
- akla uymaz
- reasonable fit
- akla gelmedik
- unthinkable
- akla gelmek
- occur
- akla gelmek
- flash
- akla gelmeyecek şey
- the unthinkable
- akla gelmeyen
- elusive
- akla gelmez
- unthinkable
- akla getirmek
- be redolent of
- akla getirmek
- to bring to mind
- akla hayale gelmedik
- unthought of
- akla hayale gelmez
- undreamt of
- akla hayale gelmez
- undreamed of
- akla hayale gelmez
- undreamed-of, incredible, unimaginable
- akla hayale sığmaz
- imagination boggles at the thought
- akla hayale sığmaz
- unthinkable
- akla karayı seçmek
- to have a very hard time
- akla karayı seçmek
- to meet a lot of difficulties; to be hard put to do sth
- akla sığmamak
- to be unbelievable
- akla sığmaz
- unbelievable, preposterous
- akla uygun
- reasonable
- akla uygun
- reasonable, sensible
- akla uygun
- colorable
- akla uygun
- conceivable
We've tried every conceivable method, but absolutely nothing works.
- Biz her akla uygun yöntemi denedik, ama kesinlikle hiçbir şey işe yaramıyor.
- akla uygun hale getirmek
- rationalize
- akla uygun olarak
- reasonably
- akla uygun olmayan
- absonant
- akla uygunluk
- rationality
- akla yakın
- reasonable, sensible
- akla yakın
- plausible
- akla yakınlık
- plausibility
- akla yatkın
- reasonable
- akla yatkın
- rational, advisable, plausible
- akla yatkın
- probable
- akla yatkın
- earthly
- akla yatkın
- sane
- akla yatkın hale getirme
- rationalization
- akla yatkın olmama
- inadvisability
- akla yatkın olmama
- flimsiness
- aklamak
- justify
- akıl
- {i} memory
- akıl
- brain
Who is the brains of this operation?
- Bu operasonun akıl hocaları kimdi?
The brain is the center of every mind, soul, and muscle energy.
- Beyin her akıl, ruh ve kas enerjisinin merkezidir.
- akıl
- mental
Some mental illnesses already have a cure.
- Bazı akıl hastalıklarının zaten tedavisi var.
Are you mentally ill?
- Akıl hastası mısınız?
- akıl
- {i} advice
It was wise for you not to follow his advice.
- Onun tavsiyesine uymamanız akıllıca oldu.
Sami was smart enough to listen to Layla's advice.
- Sami, Leyla'nın tavsiyesini dinleyecek kadar akıllıydı.
- aklamak
- absolve
- aklamak
- exonerate
- akıl
- gray matter
- akıl
- {i} Psyche
- akla gelmek
- (deyim) come to mind
- akla getirmek
- conjure up
- akla getirmek
- (Dilbilim) bring back
- akla getirmek
- bring to mind
- akla getirmek
- associate with
- akla getirmek
- call to mind
- akla uygun
- conceiving
- akla uygun
- politic
- akla uygun
- (Ticaret) sound
- akıl
- guidance
- akıl
- understanding
- akıl
- long
- akıl
- idea
Great minds discuss ideas, average minds discuss events, small minds discuss people.
- Büyük akıllar fikirleri, ortalama akıllar olayları, küçük akıllar ise kişileri tartışır.
The ideal woman for me would be well-mannered, intelligent and a polyglot.
- Benim için ideal kadın, iyi huylu, akıllı ve birçok dilli olacaktır.
- akla gelen
- imaginable
- akla uygun
- (Ticaret) rational
- akla uygun
- admissible
- aklamak
- clear
- aklamak
- exculpate
- akıl
- headpiece
- akıl
- intellect
Health and intellect are the two blessings of life.
- Sağlık ve akıl, hayatın iki nimetidir.
- akıl
- sapience
- akıl
- mentality
- akıl
- fettle
- akıl
- head
Use your head to save your heels.
- Akılsız başın cezasını ayaklar çekermiş.
I admit he's smart, but does he have to talk over everyone's heads all the time?
- Onun akıllı olduğunu kabul ediyorum ama o her zaman karşısındakinin anlayamayacağı şekilde konuşmak zorunda mı?
- akıl
- discernment
- Akıl
- rational faculty
- aklamak
- Vindicate
Sami wanted to vindicate himself.
- Sami kendini aklamak istiyordu.
- akıl
- ıntellect
- Hangi akla hizmet ediyor
- Why on earth is he/she doing such a silly thing?
- akla gelmek
- come back
- aklamak
- purge
- aklamak
- whitewash
- aklamak
- to clear (someone) of responsibility
- aklamak
- to acquit, to absolve, to exonerate " ibra etmek; (kara parayı) to launder
- aklamak
- launder
Tom was accused of money laundering.
- Tom kara para aklamakla suçlandı.
It is possible to launder language to make it more appealing and uplifting.
- Onu daha güzel ve çekici yapmak için dili aklamak mümkündür.
- aklamak
- {f} whiten
- aklamak
- {f} brighten
- akıl
- senses
- akıl
- comprehension
- akıl
- mind, comprehension
- akıl
- nous
- akıl
- strength of mind
- akıl
- idea, opinion, thought
- akıl
- chump
- akıl
- intelligence, brain, reason " us; memory" " bellek; advice" " öğüt; opinion, idea
- akıl
- consciousness
- akıl
- loaf
- akıl
- reason, intelligence; wisdom, discernment, discretion
- akıl
- bean
- akıl
- grey matter
- akıl
- prudence
- akıl
- sense
- akıl
- psycho
- akıl
- pate
- akıl
- prudent
- akıl
- sentient
- hangi akla hizmet
- (deyim) what possessed you
- hangi akla hizmet ediyor
- (Konuşma Dili) What's making him do such a strange thing?
- hangi akla hizmeten
- (deyim) what possessed you
- ne akla hizmet ediyor
- Why on earth is he doing such a thing?
- sonradan akla gelen düşünce
- afterthought